“Kan, Kaos ve Katliamdan Beslenerek
Terör Estirdiğiniz Topraklarımızı Derhal Terk Edin!”
Bu mektubu Türkiye halkı ve tüm
Müslümanların ortak fikir ve duygularına tercüman olmak için Amerika’nın Ankara
Büyükelçisi John Bass’a, onun aracılığıyla ABD Başkanı Barack Obama’ya ve diğer
Amerikalı yöneticilere, İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore’a ve
onun aracılığıyla Kraliyet ailesine, Başbakan David Cameron’a ve diğer
yöneticilere hitaben yazıyoruz.
Ey Sömürgeci Devletlerin Elçileri!
Ülkenize dönün ve sözlerimizi azgınlaşmış yöneticilerinize iletin!
Kapitalist ideoloji sizleri
insanlıktan uzaklaştırdı. İnsana, hayata ve kâinata menfaat gözüyle bakmanızı
sağladı. Gözünüz o kadar kör oldu ki Afrika’daki insanları kendinize köle
yaptınız. Bölge halkını açlığa ve sefalete mahkûm ederek, yeraltı ve yerüstü
zenginliklerini ülkelerinize taşıdınız. Ekonominiz büyüdükçe insanlığınız
küçüldü. İnsanlığınız küçüldükçe zulümleriniz arttı ve yeryüzünü kapladı.
Nereye dokunduysanız orayı ifsat ettiniz. Nereye ayakbastıysanız orayı yok
ettiniz!
Yetmedi İslâm beldelerine gözünüzü
diktiniz. Sizin sömürgeci zihniyetinize karşı durabilen tek gücü, yani Osmanlı
Hilâfet Devleti’ni dünya sahnesinden şeytansı desiselerle indirdiniz. Sonra hem
dünya, hem de tüm insanlık, sizin kendinizden başkasını düşünmediğiniz ve
sömürgecilik esası üzerine kurulu olan ideolojinizin tesiri altında kaldı. Bu
kapitalist ideolojiniz bugüne kadar dünya üzerinde egemen olan tüm zulümlerin
kaynağı olmakla birlikte, insanı, fıtratı, nesli, doğayı, ekini vb. birçok şeyi
de ifsat etti. Yeryüzüne kan ve zulümden başka bir şey kazandırmadı.
Demokrasi yalanınız, insan hakları
aldatmacanız ve samimiyetten uzak barışçıl iddialarınızla gerçek yüzünüzü her
zaman gizlemeye çalıştınız. Ancak maskeleriniz düşeli çok oldu. Sizin bu
ikiyüzlü tutumunuzu ve gerçek niyetinizi biz Müslümanlar çok iyi biliriz. Zira
Allah Subhanehu ve Teâlâ sizin durumunuzu bize şöyle bildirmektedir:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ
لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُون أَلا إِنَّهُمْ
هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَكِن لاَّ يَشْعُرُونَ “Onlara yeryüzünde
fesat çıkarmayın denildiği zaman, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. İyi
bilin ki onlar bozguncuların ta kendileridirler. Fakat farkında değildirler”
[Bakara 11-12]
Ey Sömürgeci Devletlerin
Büyükelçileri! Ülkenize dönün ve azgınlaşmış yöneticilerinize sözlerimizi
iletin!
Sizler Amerika Birleşik Devletleri
ve Birleşik Krallık olarak, gerek Türkiye’de, gerekse Türkiye dışında meydana
gelen savaş ve terör olaylarının azmettiricisi ve elebaşlarısınız. Özellikle
soğuk savaş döneminden sonra insani hiçbir değer taşımayan bu vahşi üslubu
benimseyen ve çıkarları için kullanan sizlersiniz. Hassaten İslâm beldelerinde
yıllardır kan, kaos ve katliamlardan beslenerek terör estiren de sizlersiniz.
Biz sizin bu yaptıklarınızı
kesinlikle unutmayacağız. Dolayısıyla gerek Türkiye gerekse halkı Müslüman olan
ülkelerin başındaki yöneticilerin sizi dost ve müttefik olarak görmesi sakın
sizi aldatmasın. Ne Türkiye halkı nezdinde, ne de diğer İslâm beldelerindeki
Müslümanlar nezdinde hiçbirinizin dost ve müttefikliği yoktur. Açgözlü
siyasetiniz nedeniyle bundan sonra da olmayacaktır! Zira kibir ve küstahlıkta
sınır tanımayan iki devlet olduğunuzu, terörden beslenerek zenginliklerimizi
sömürdüğünüzü, Müslüman halklar arasında fitne ateşini yakıp körüklediğinizi,
insanlığı adeta bir köle olarak gördüğünüzü ve şeytani bir devlet olduğunuzu
artık herkes biliyor.
Ey Sömürgeci Devletlerin
Büyükelçileri! Ülkenize dönün ve azgınlaşmış yöneticilerinize sözlerimizi
iletin!
Bizler şunu çok iyi biliyoruz ki;
Osmanlı Hilâfet Devleti’ni yerli işbirlikçilerle birlikte ilga eden, yerine
laik Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduran, kendi halkına karşı yaptıkları zulümlerde
hükümetlere tam destek veren sizlersiniz. Yine Osmanlı’nın sadık tebaasından
olan ve Osmanlı Devletinde yaşayan diğer Müslüman kardeşlerini seven Müslüman
Kürtleri PKK eliyle İslâm’dan uzaklaştırmaya çalışan, dolaylı ve dolaysız
olarak PKK’nın oluşmasını sağlayan kimseler sizlersiniz. Türkiye üzerindeki
siyasi ve ekonomik çıkarlarınız için fitne kışkırtıcılığı ve katliamlar yapan,
kan akıtan ve bombalar patlatanlar da sizlersiniz. Türkiye’de meydana gelen tüm
katliamların, göçlerin, yakılan köylerin, basılan karakolların, asimilasyonun,
köyleşen şehirlerin, asit kuyularının, ölüm tarlalarının, faili meçhullerin,
katledilen on binlerce gencin, yüz milyarlarca dolarlık güvenlik harcamalarının
ve bugün harabeye çevrilen şehirlerin asıl suçlusu da yine sizlersiniz.
Bu nedenle sizler, terörü besleyen
ve destekleyen terör devletlerisiniz. Suruç’ta, Ankara’da ve İstanbul’da
patlayan bombaların üzerinde sizin parmak izleriniz var. Siz bu türden terör
eylemleri ile varlığını sürdüren taşeronların perde arkasındaki
patronlarısınız. Onları menfaatlerinize göre kullanan, çıkarlarınız uğruna
destekleyen ve sonrada sanki onlara karşı mücadele ediyor görüntüsü veren
ikiyüzlü bir siyasetin sahiplerisiniz.
Bizler, 11 Eylül hadisesini bahane
ederek beraberce işgal ettiğiniz Afganistan ve Irak’ta neler yaptığınızı
unutmadık. Bazen BM bazen de NATO müdahalesiyle katliamlarınıza tüm Batılı
yandaşlarınızı ortak ettiğinizi de unutmadık. Bunu bir “Haçlı Savaşı” kabul
ettiğinizi ve Müslümanları “terörist” olarak yaftaladığınızı da unutmadık.
Başını ABD ve İngiltere’nin çektiği bu Haçlı Koalisyonu bırakın canlılarımıza
saygı göstermeyi, Müslümanların ölmüş bedenlerine dahi saygı göstermedi. Adeta
içinde biriktirdiği kini kusarak ölülerimize hakarette bulundu. Kutsallarımıza
saldırdı ve ayaklar altına aldı! Ancak izzeti sizin yanınızda arayan, İslâm’a
ve Müslümanlara ihanet eden işbirlikçi hükümetlere rağmen buralarda
tutunamadınız. Müslümanların nefretinden ve düşmanlığından başka bir şey
kazanamadınız! Müslümanlar sizi hiçbir zaman sevmedi ve sevmeyecek! Sizden
hiçbir zaman razı olmadı ve olmayacak!
Ayrıca bizler, Müslümanlara karşı
düşman olduğunuz tüm bu ortak cürümlerinizin yanında, esasen birbirinize olan
dostluğunuzun çıkarlar üzerine bina edildiğini, gerektiği zaman azılı iki
düşman olduğunuzu da biliyoruz. Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da, Yemen’de,
Türkiye’de nasıl karşı karşıya geldiğinizi de çok iyi biliyoruz.
Bizler, Suriye’deki İslâmî devrimin
uykularınızı nasıl kaçırdığını, planlarınızı nasıl ters yüz ettiğini biliyoruz.
Özelde Hilâfet isteyen Suriyeli Müslümanları, genelde ise tüm Müslümanları
Hilâfet’ten soğutmak için, Hilâfet’in adını karalaması amacıyla cürüm üstüne
cürüm işleyen ve böylece İslam’a ve Müslümanlara zarar veren çeteyi
desteklediğinizi de biliyoruz. Biliyoruz ki, Amerika Esed rejiminin ömrünü
uzatmak ve Suriye’deki çıkarlarına hizmet etmek için PYD’ye silah ve mühimmat
desteği sağlarken, İngiltere ise PKK içindeki bazı gruplar aracılığıyla Türkiye’de
kaos ve terör eylemleri yaptırmaktadır. Ancak tüm bunlar beyhude olacak ve
inşaAllah korktuğunuz ile karşı karşıya geleceksiniz. Allah’ın izni ile Râşidî
Hilâfet Devleti’nin kurulmasına engel olamayacaksınız.
Ey Sömürgeci Devletlerin
Büyükelçileri! Ülkenize dönün ve azgınlaşmış yöneticilerinize sözlerimizi
iletin!
Bu mektup Hizb-ut Tahrir Türkiye
Vilayeti’nden size ve yöneticilerinize yönelik bir uyarı ve ikazdır. Kan, kaos
ve katliamdan beslenerek terör estirdiğiniz topraklarımızı derhal terk edin!
Terör yuvası halini alan elçiliklerinizi kapatın. Yaptığınız zulümleri
sonlandırın. Zira İslâm beldeleri sizin terör eylemlerinizden, çıkardığınız
kaos ve kargaşa ortamında yaşamaktan çok çekti. Artık sizi bu topraklarda
istemiyoruz.
Maalesef ve maalesef ki mevcut
yöneticiler sizi topraklarımızdan kovacak gücü kendilerinde göremiyorlar. Zira
İslâm ümmetinin başındaki yöneticiler Allah’ı razı etmeyi unutalı çok oldu.
Onlar sizi razı etmenin peşindeler! Oysa bizler Müslümanlar olarak sadece
Allah’ı razı etmenin peşindeyiz. Dolayısıyla bunu size açıkça ifade etmekten
çekinmiyor ve sizlerden korkmuyoruz.
İslâm, bize merhamet edene merhamet
etmeyi, merhamet göstermeyene de adil bir şekilde haddini bildirmeyi öğretti.
Sizler İslâm ümmetine merhamet etmediniz ve merhametsiz davranmaya devam
ediyorsunuz. Ayrıca İslâm mayasıyla mayalanmış bu kadim toprakları terk
etmeniz, bugüne kadar yaptığınız zulümlerin hesabının kapanacağı anlamına da
gelmeyecektir. Zira Allah’ın izniyle kurulacak olan Râşidî Hilâfet Devleti,
bugüne kadar yaptıklarınızın hesabını sizlere adil bir şekilde soracaktır.
Ancak Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın hesabı ise daha çetindir ve Rabbimiz bunu
bir müddet daha ertelemektedir.
وَلاَ تَحْسَبَنَّ
اللّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ
تَشْخَصُ فِيهِ الأَبْصَارُ “Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından
habersiz sanma! Ancak Allah onları (cezalandırmayı) korkudan gözlerin dışarı
fırlayacağı bir güne erteliyor.”[İbrahim 42]
حزب التحرير
Hizb-ut
Tahrir
H. 12 Recep 1437
Türkiye Vilayeti M. 19 Nisan 2016
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış