كلمة عبد الله بن محمد في المؤتمر الخلافة في أنقرة
بسم الله الرحمن الرحيم الحمد لله الذي وعد الذين آمموا وعملوا الصالحات
ليستخلفنهم في الأرض وهو لا يخلف الميعاد والصلاة والسلام على رسوله محمد الذي بشر
بعد هذه الأنظمة الفاسدة الباطلة ستكون الخلافة الراشدة على منهاج النبوة والصلاة
والسلام على أهل بيته ومن والاه إلى يوم الدين.
أيها الإخوة الأعزاء والذين نظموا هذه المؤتمر ألسلام عليكم وؤحمة الله
وبركاته....
Kerim kardeşler! Kıymetli misafirler ve bu programı
düzenleyenler ve düzenlemede az veya çok emeği geçen herkese Es Selamu Aleyküm
ve Rahmetullahi ve Berekâtüh. İzninizle selamlama konuşmamı kendi dilimde
yapacağım...
Rasul SallAllahu
Aleyhi ve Sellem’in mücadelesine nail olan Fatih Sultan Muhammed Han’ın
ülkesine gelmekten, Avrupaya korku salan Kanuni Sultan Süleyman’ın ülkesine gelmekten,
zeki ve faziletli olan Sultan Abdulhamid Han’ın ülkesine gelmekten onur duydum,
hoşnut oldum.
Benim sizlere Buhariler ülkesinden selamım var. Es Selamu
Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekâtüh. Allah’ın izniyle çok yakın bir zamanda
kurulacak olan Râşidî Hilâfet Devleti’nin ayrılmaz bir kısmı olmak için ciddi
bir şekilde çalışan Türkistan’dan selamım var. Selamun Aleyküm ve Rahmetullahi
ve Berekâtüh.
Sizlere Kazakistan’dan, Kırgızistan’dan, Tacikistan’dan,
Türkmenistan’dan ve Özbekistan’dan samimi selamlar getirdim. Selamun Aleyküm ve
Rahmetullahi ve Berekâtüh. O beldelerde geceyi gündüze katıp hiç durmadan
çalışan, zalim ve tağut rejimlerin zulüm ve işkencelerine aldırış etmeden,
kendi dinine sadık kalan yiğit gençlerden selam getirdim. Selamun Aleyküm ve
Rahmetullahi ve Berekâtüh.
Evet, işte o tağut rejimlerin cezaevlerinde hergün
çeşitli işkencelere maruz kalan ve bunlara sabreden, ancak kendi davasından
asla vazgeçmeyen ve bu halleriyle sırayla şehadete yürüyen o mazlum kardeşlerinizden
ve mazlume bacılarınızdan sizlere selam getirdim. Selamun Aleyküm ve
Rahmetullahi ve Berekâtüh.
Değerli kardeşlerim! Benden önce konuşan konuşmacı
kardeşler çok zaruri ve çok büyük öneme sahip olan konulara değindiler. Bu
farzla ilgili olan ayet ve hadisleri getirerek konuşma yaptılar. Allah onlardan
razı olsun ve bizleri böyle bir şerefli dava üzerinde sebatla durarak, Hilâfet Devleti
kurulana dek bu çalışma üzerinde azimle ilerlememizi nasib etsin.
Ben konuşmamı kısa keserek muttefekun aleyh olan İmam
Muslim ve Buhari’nin rivayet ettiği, Ebu Zer Ğıffari RadiyAllahu Anh’ın hadisini söylemek istiyorum. Çünkü Allah’ın
yüklemiş olduğu bu Hilâfet farzını yerine getirmek çok zor. Ancak Allah’ın bu
farzı yerine getirenlere vadettiği mükâfat inanılmaz derecededir. Bu rivayet
şöyle nakledilmiştir:
“Bir kişi sahrada susadı. Suyu yoktu ve aradı
bulamadı. Belli bir yol katettikten sonra bir kuyu buldu. Kuyudan zorlukla su
çıkardı ve doyasıya içti. Kuyudan uzaklaşırken bir köpeği gördü. O da bayağı susamıştı.
O da su bulamamış ve zorluk çekmişti. Köpek adamın ayaklarının ıslak olduğunu
görünce adamın ayaklarını yalamaya başladı. Adam da köpeğe: Ey köpek sen de benim gibi
susamışsın. Senin için de benim içim gibi yanıyor. Gel sana da su getireyim,
dedi ve tekrar kuyuya indi ve ayakkabısı ile köpeğe su getirdi. Köpek de suyu
içerek bayağı rahatladı. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem haber verdi: Allah
Subhanehû ve Teâlâ bu adamın tüm günahlarını bağışladı.”
Kerim Kardeşlerim! Eğer susayan, susuzluktan içi yanan
bir köpeğe su getiren bir insanın günahlarını Allah bağışlıyorsa, o zaman bugün
bu zalim rejimler, bu kapitalist düzenin altında inim-inim inleyenler, kanı
dökülen, açlıktan ölen milyonlarca çocuk, tecavüze uğrayan sayısız bacılar...
Bunların hepsini kurtaracak olan, tek ve biricik çözüm bu İslâmî Hilâfet
Devleti’dir. İslâmî yönetim sistemidir. Acaba bu sistemi, bu Hilâfet’i ikame
etmek için çalışan bir insanın sevabı ne kadar olabilir? Bir insan sadece bir
köpeğe su verdiği için Allahu Teâlâ günahlarını affediyorsa, acaba bu farzı
yerine getirmek için malını hatta canını bile feda eden Müslüman’a Allah’ın
vereceği mükâfat ne olabilir?
Nitekim Hilâfet Devleti Allah’ın izniyle inşallah
kurulacaktır ve bu Hilâfet’in kurulması için çalışan herkes kesinlikle başarıya
ulaşacaktır. Çünkü Allah Subhanehû ve
Teâlâ bu Hilâfet’i bizzat kendisi vadetti. Kur’an-ı Kerim ayetlerinde geçen
Allah’ın bu vadine bugün bu toplanan kalabalık da inandığı için, iman ettiği
için buraya geldi. Muhammed SallAllahu
Aleyhi ve Sellem kendisinin hadislerinde de işte bu Hilâfet’in kurulacağını
ve özellikle bu bozuk, fasık ve miadi dolmuş kapitalist düzenden sonra
olacağının mücdesini vermiştir.
Ey en hayırlı seleflerin en hayırlı halefleri, ey en
hayırlı seleflerin en hayırlı halefleri! Kendimize yakışan neyse onu yapalım ve
Hilâfet’i ikame etmek için elimizden geleni ortaya koyalım.
Ve ben sözümün sonunda Allahu Teâlâ’dan yalvararak isteyeceğim,
siz de “Âmin” deyin! Ey Allahım sen şahit ol, burada toplananlar senin Kur’an-ı
Kerim’deki ayetlerine iman ederek, senin vaadine inanarak, ümit ederek bu yere
toplandık. Allah’ım sen şahit ol. Allah’ım şahit ol. Biz Peygamberin Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in mücadelesine
inanarak, bugün bu konferansa toplandık, sen şahit ol. Allah’ım sadece senden medet
umuyoruz.
اللهم يا ربي عهدك ووعدك...
يا ربي عهدك ووعدك...
Ya Rabbi biz senin kendi vaadini gerçekleştirmeni
istiyoruz. Allah’ım sana iman ettik ve salih amelleri işlemeye karar verdik.
Şimdi vadine uyarak bizlere Hilâfet Devleti’ni kurmayı acilen nasib et ya
Rabbi.
İmam Muslim’in rivayet ettiği hadiste sevgili Nebimiz
Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurdu:
“Ben kendi kardeşlerimi görmek istiyorum. Ashab-ı
kiram sordu: Ey Allah’ın Rasulü biz senin kardeşlerin değilmiyiz? Peygamber
efendimiz dediki: Siz benim ashabımsınız, ancak kardeşlerim sonradan
gelecekler. Onlar beni görmezler, sizleri de görmezler, ama iman edecekler.”
Allah’ım biz senin Rasulüne iman ettik, mücdesine inandık
ve elimizden geldiği kadar bu çalışmaya yardım ettik. Allah’ım bizlere Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in zikrettiği kardeşlerinden
olmayı nasib et. Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekâtüh.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış