EY GENÇLER TOPLULUĞU! İÇİNİZDEN EVLENMEYE GÜÇ YETİRENLER EVLENSİN!

Hakan Bolat

يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمُ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ

“Ey gençler topluluğu! İçinizden evlenmeye güç yetirenler evlensin!”[1]

Allahu Teâlâ insanı yaratmış, evliliği çoğalmalarının sünneti kılmıştır. Allah Subhanehû ve Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de, ehemmiyetini göstermek üzere “sapasağlam misak” olarak zikretmiştir:

وَاَخَذْنَا مِنْهُمْ م۪يثَاقاً غَل۪يظاًۙ

“Onlardan sapasağlam bir misak aldık.”[2]

Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem kendisine evlilikten kaçınmak için gerekçe gösterilen gece ibadeti ve gündüz orucunu reddetmiş ve şöyle buyurmuştur:

وَأَتَزَوَّجُ النّساء فَمَنْ رَغِبَ عَنْ سُنَّتِي فَلَيْسَ مِنِّي 

“Ben de kadınlarla evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.”[3]

İmam Ahmed şöyle der: “Bekârlık hiçbir şekilde İslâm’ın emrinden değildir. Kim seni evlenmemeye çağırırsa (bil ki) İslâm dışına çağırıyordur.”

Dolayısıyla evlenmeye karşı isteksizlik Sünnet’e aykırı olduğu gibi selim fıtrata da terstir. Aynı zamanda Allah korusun yeryüzünde fesadın, ahlaksızlığın ve fuhşiyatın yayılmasına kapı aralar.  Gerçek bir engel olmaksızın evliliği terk etmek toplumda kaos ve kargaşa sebebidir. Zira evlilik sekinet, itminan, huzur, sevgi ve muhabbettir.

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.”[4] Evlilikte, insan fıtratına uygunluk, insan türünün bekası, yeryüzünde istihlaf, neslin çoğalması, yeryüzünün imarı ve kıyamet günü Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in vadettiği çokluk ve övgü vardır.

Fakat bugün İslâm âlemine baktığımızda görüyoruz ki genç kız ve erkeklerin büyük bir bölümü bekârdır. Yeni yapılan bir araştırma, Arap ülkelerindeki genç kızların üçte birinin, 30 yaşını geçtiği hâlde henüz evlenmediğini ortaya koymuştur. Örneğin Mısır’da yapılan istatistiklere göre 2017 yılında Mısır’da 18-29 yaş arası erkeklerin %37,4’ü, kızların ise %16,4’ü evli değildi. Yapılan diğer çalışmalara göre bu yaş aralığında evli olmayan gençlerin oranı şöyledir:

Filistin %7

Bahreyn %25

Yemen %30

Kuveyt, Katar ve Libya %35

Mısır ve Fas %40

Suudi Arabistan ve Ürdün %45

Cezayir %51

Tunus %65

Irak ve Suriye %70

Birleşik Arap Emirlikleri %75 ve son sıradaki Lübnan %85

Türkiye'de ise 31 Aralık 2014 tarihli rapora göre 15 yaş üstü 58 milyon 384 bin 240 kişinin 15 milyon 998 bin 24'ü hiç evlenmeyenlerden oluşmaktadır.[5]

Bu oranlar gerçekten ürkütücü sonuçlardır. Zira aile kurumu ve toplumu olumsuz etkileyen kötülüklere, fitnelere ve dağılmalara kapı aralamaktadır. Bu bekâr gençler, ailevi sorunlardan uzak sakin bir hayat yaşadıklarını, kafalarının rahat olduğunu, aile geçindirme derdinden ve ailevi kaygılardan kurtulduklarını zannederler. Oysa vehim ve yanılgı içindedirler. Çünkü kendi kendilerine yetseler bile, gerginlik, endişe ve sıkıntı içinde yaşarlar. Monoton hayattan bıkmış, evlilik huzurundan yoksun, Allah’ın insana bahşettiği en büyük nimetlerden biri olan çocuk sevgisinden uzak kalmışlardır. Üstelik iffetlerini koruyamadıkları takdirde, Allah’ın dininden, yüce değerlerden ve ahlaktan uzaklaşarak harama ve günaha yönelmeye başlarlar.

Bu nedenle, geç evlilik veya evlenmede isteksizlik sorununun nedenleri üzerinde durmak, bunları ortadan kaldırmak ve gençlerin evliliğini kolaylaştırmak gerekir. Aksi takdirde helalin yerini haram almaya başlayacak, fesat, fuhşiyat ve günahlar özelde aile, genelde toplum içinde yayılacaktır.

Geç evliliğin nedenlerine bakıldığında ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Ancak tüm bu nedenlerin ortak dayanağı, İslâm ahkâmının uygulanmamasıdır. Bunların başlıcaları aşağıdaki gibidir:

Yüksek mihir bedelleri, çeyiz hazırlama maliyetleri ve gereksiz gösterilerle dolu düğün masrafları evliliği zorlaştırmakta, gençlerin çoğunu korkutmakta ve kendilerini toparlayana kadar evliliği ertelemelerine neden olmaktadır. Oysa bu, evlilik masraflarının hafifletilmesini emreden Allah’ın şeriatına muhalif bir durumdur. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

أَعَظَمُ النِّسَاءِ بَرَكَةً أَيْسَرُهُنَّ مَئُونَةً 

“Kadınların en hayırlısı ve bereketlisi, kocasına zahmet ve ağırlığı en az, geçimi de kolay olanıdır.”[6]

Maalesef bugün kızlar ve aileler pek çok maddi şart ve talepler koşmakta, eş seçiminde maddi yön öne çıkarılmakta, din, ahlak ve kifayet gibi diğer önemli sıfatlar göz ardı edilmektedir. Oysa Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem evlilikte iki önemli özelliğe değer vermiştir:

إِذَا أَتَاكُمْ مَنْ تَرْضَوْنَ دِينَهُ وَخُلُقَهُ فَزَوِّجُوهُ إِلَّا تَفْعَلُوا تَكُنْ فِتْنَةُ فِي الأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ 

“Size dini ve ahlakı hoşunuza giden bir genç (evlenmek için) geldiğinde onu evlendirin. Aksi hâlde yeryüzünde kargaşa ve büyük bir ahlaki çöküntü olur.”[7] Kuşkusuz Allah Subhanehû ve Teâlâ evlenmek isteyen sadık kuluna kefildir. Zira Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 ثَلَاثَةٌ حُقَّ عَلَى اللهِ عَوْنُهُمْ الْمُجَاهِدُ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُكَاتِبُ الَّذِي يُرِيدُ الأَدَاءَ وَالنَّاكِحُ الَّذِي يُرِيدُ الْعَفَافَ 

“Üç kişiye yardım etmek Allah üzerinde bir haktır: Allah yolunda savaşan mücahit, bedelini ödeyip azat olmak isteyen köle ve iffetli olmak için evlenmek isteyen kişi.”[8]

İslâm ümmetinin koruyucu kalkanı olan İslâm Devleti’nin olmayışı da bu sorunu daha çetrefilli hâle getirmektedir. Bugün içerisinde yaşadığımız kapitalist sistemin ifrazatı sonucu işsizlik artmış, gelir seviyesi düşmüş, yolsuzluk ve kayırmacılık yayılmış, insanların bir yuva sahibi olup aile kurmaları zorlaşmıştır.

Pek çok genç erkek ve kızımız açısından evliliği zorlaştıran ve geciktiren en önemli faktörlerden biri de bozuk medya araçlarının olumsuz etkisi sonucu olarak bilhassa diziler, filmler ve çeşitli programlar üzerinden Müslümanların evlatlarına Batılı yaşam tarzı, Batılı düşünceler, sosyal modeller ve İslâm dışı olguların sistematik olarak pazarlanmasıdır. Üstelik bunların engelleyici veya caydırıcı hiçbir önlem alınmaması bir yana mevcut rejimler tarafından koruma altına alınıp teşvik edilmesi toplumda ve gençler arasında yüce değerlerin ve ahlakın gittikçe aşınmasına ve güya özgürlük adı altında hiçbir sınır tanınmamasına yol açmaktadır. Dolayısıyla kimi gençler, ahlaksızlığa, gayrimeşru ilişkilere, şehvetlerinin peşinden koşmaya, helal ve haram sınırını pervasızca çiğnemeye, hayallerinin peşinden koşmaya, yalan aşk seraplarına kapılmaya ve güya evlilik öncesinde birbirlerini tanıma bahanesi altında iğrenç ilişkiler yaşamaya yönelmektedir. Şüphesiz ki bu çok büyük bir fitnedir, Allah korusun. Bu durum aynı zamanda gençlerin Allah’a isyanla eşdeğer bir “özgürlüğü” erdem kabul etmelerine, sorumluluk almaktan kaçınmalarına ve İslâm’da asla yeri olmayan ve kabulü asla caiz olmayan diğer benzer düşünceleri savunmalarına zemin hazırlamaktadır.

Menfaat, maslahat ve sömürgeciliğin hüküm sürdüğü, ailevi ilişkilerin, itidalin ve sıla-i rahimin erozyona uğradığı Müslümanların topraklarında beşerî kapitalist kanunların egemenliği nedeniyle pek çok genç kızımız, korku ve güvensizlik içinde geleceğinden kaygı duymaya başlamış, gelecekte kendi ayakları üzerinde durabilmek bahanesiyle eğitime ve kariyere odaklanarak evlilik ve annelik ümitlerini ertelemiştir. İslâm hükümleri uygulanıyor olsaydı kuşkusuz bu endişelerinden eser kalmayacaktı. Çünkü İslâm, hayatının her alanında ve aşamasında onu korumaya, himaye etmeye ve güvenliğini sağlamaya kefildir. Unutmayalım ki eşitlik ve ekonomik özgürlük gibi kavramlar, kızlarımızın gelecekleri konusunda endişelenmesine, kendilerini ve kişiliklerini kanıtlama ve dolayısıyla kariyer adı altında toplumda prestijli bir konum kazanma gereği hissetmelerine neden olmakta, ancak bütün bunlar maalesef genelde pahalıya mal olmaktadır. Dolayısıyla eşler arasında sınıfsal ve kültürel eşitlik düşüncesi ortaya çıkmış, kişinin evleneceği kişi seçiminde izlediği birtakım kriterler belirlenmiş, bu da evliliği daha da güçleştirmiş, tabiatıyla ya evliliği geciktirmeye ya da hiç evlenmemeye neden olmuştur. Hatta kimi aileler, maddi çıkarları öne çıkararak kızlarının evliliğini geciktirmekte ya da vazgeçirmektedir.

Bir şeyi ortadan kaldırmak veya azaltmak, onun sebeplerini ortadan kaldırmaya bağlıdır. O hâlde öncelikle genç erkeklerimiz ve kızlarımız nezdinde evliliğin önemini ve zaruretini pekiştirmeli, onlara evlenme konusunda isteksizlik, geciktirme veya evlilikten vazgeçmenin tehlikesini açıklamalı, ardından evlilik masraflarını azaltmak, mihir miktarlarını düşürmek, düğün giderlerini ve gereklerini asgari düzeye indirmek, eş seçiminde fakir de olsa din ve ahlak faktörünü öne çıkarmak gibi yollarla evliliği kolaylaştırmak için çaba harcamalıyız.

Allah Subhanehû ve Teâlâ’nın şu kavlini daima aklımızda tutmalıyız:

وَأَنْكِحُوا الْأَيَامَى مِنْكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ

“Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.”[9]

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّ مِنْ يُمْنِ الْمَرْأَةِ تَيْسِيرَ خِطْبَتِهَا وَتَيْسِيرَ صَدَاقِهَا وَتَيْسِيرَ رَحِمِهَا 

“Nişanının kolay, mihrinin kolay, rahminin (doğurganlık) kolay olması kadının iyiliğindendir.”[10]

Yine Ömer RadiyAllahu Anh şöyle der:

“Kadınların mihrini yükseltmeyin, şayet mihir dünyada ikram, ahirette takva olsaydı, bu hususta en ileriniz Allah Rasulü olurdu.”[11]

Geçim kaygıları, yanlış anlayış, düşünce ve mefhumla sonucu İslâm’dan uzak bir yaklaşımla evliliğe karşı isteksiz gençler ise Allah’tan sakınsınlar ve bilsinler ki ömür geçer, arzular söner, günah, pişmanlık ve üzüntü kalır geriye. Huzur, gönül rahatlığı ve evliliğin meyveleri yalnızca salih bir eşle mümkündür.

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ 

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[12]

Dinimizden, ahlakımızdan ve değerlerimizden tamamen uzak olan saptırıcı düşünce, davranış ve özendirmelerle dolu yıkıcı diziler ve programlarda gördüklerinizi taklit etmekten sakının! Bunlar İslâm Devleti’nin yeniden ikamesi yoluyla İslâmi hayatın yeniden güçlü bir şekilde başlayacağından korkanların gençlerimizi bozmak ve saptırmak için saçtığı ifsat ve ifrazatıdır.

Ey güzel kızım! Ey yiğit oğlum! Kendin için Allah ve Rasulü’nün razı olacağı bir eş seç. Mala, mülke, güzelliğe, soya, ırka, itibara bakma! Ayrıca işin veya eğitimin, evliliğinden, annelik veya babalık duygusunu tatmaktan daha önemli değil. Aksine ikisini bir arada da yürütebilirsin, işin veya eğitimin ile evliliğini birlikte götürebilirsin, istersen bunu başarabilirsin. Senin bu hayattaki öncelikli vazifen evinin ve yuvanın sahibi olmaktır. Rızık kazanmak erkeğin işidir, evin tüm ihtiyaçlarını karşılamak onun görevidir. Bu onun eşinin konum ve değer sahibi olmana mâni olmadığı gibi azaltmaz da. Bilakis; eşinin üstlendiğin rol hakikaten çok önemli ve hiçbir erkeğin başaramayacağı en zor görevlerden biridir. Bu da insanın inşası, yuvanın kurulması ve ailenin temelini atmaktır. Bunun diploması olmaz, hiçbir iş bunun yerini tutamaz.

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمُ البَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ 

“Ey gençler topluluğu, içinizden evlenmeye güç yetirenler evlensin. Çünkü evlilik gözleri (harama) kapamada ve namusları korumada en etkili yoldur. Her kim de (evlenmeye) güç yetiremiyorsa oruç tutsun. Çünkü (oruç, şehveti kıran) bir kalkandır.”[13]



[1] Nesai

[2] Ahzab Suresi 7

[3] Buhari, Müslim

[4] Rum Suresi 21

[5] TÜİK

[6] Hakim

[7] Tirmizî

[8] Tirmizî

[9] Nur Suresi 32

[10] Ahmed Bin Hanbel

[11] Beş imam rivayet etmiş, Tirmizi sahih kabul etmiştir.

[12] Rum Suresi 21

[13] Muslim


Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış

Yorum Yaz