يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنِ
اسْتَطَاعَ مِنْكُمُ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ
“Ey gençler
topluluğu! İçinizden evlenmeye güç yetirenler evlensin!”[1]
Allahu Teâlâ insanı
yaratmış, evliliği çoğalmalarının sünneti kılmıştır. Allah Subhanehû ve Teâlâ
Kur’an-ı Kerim’de, ehemmiyetini göstermek üzere “sapasağlam misak” olarak
zikretmiştir:
وَاَخَذْنَا مِنْهُمْ م۪يثَاقاً غَل۪يظاًۙ
“Onlardan sapasağlam bir misak aldık.”[2]
Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem kendisine
evlilikten kaçınmak için gerekçe gösterilen gece ibadeti ve gündüz orucunu
reddetmiş ve şöyle buyurmuştur:
وَأَتَزَوَّجُ النّساء فَمَنْ رَغِبَ
عَنْ سُنَّتِي فَلَيْسَ مِنِّي
“Ben de kadınlarla
evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.”[3]
İmam Ahmed şöyle
der: “Bekârlık hiçbir şekilde İslâm’ın emrinden değildir. Kim seni
evlenmemeye çağırırsa (bil ki) İslâm dışına çağırıyordur.”
Dolayısıyla
evlenmeye karşı isteksizlik Sünnet’e aykırı olduğu gibi selim fıtrata da
terstir. Aynı zamanda Allah korusun yeryüzünde fesadın, ahlaksızlığın ve fuhşiyatın
yayılmasına kapı aralar. Gerçek bir
engel olmaksızın evliliği terk etmek toplumda kaos ve kargaşa sebebidir. Zira
evlilik sekinet, itminan, huzur, sevgi ve muhabbettir.
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ
مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ
مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
“Kaynaşmanız için
size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi
de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim
için ibretler vardır.”[4] Evlilikte, insan
fıtratına uygunluk, insan türünün bekası, yeryüzünde istihlaf, neslin
çoğalması, yeryüzünün imarı ve kıyamet günü Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve
Sellem’in vadettiği çokluk ve övgü vardır.
Fakat bugün İslâm
âlemine baktığımızda görüyoruz ki genç kız ve erkeklerin büyük bir bölümü
bekârdır. Yeni yapılan bir araştırma, Arap ülkelerindeki genç kızların üçte
birinin, 30 yaşını geçtiği hâlde henüz evlenmediğini ortaya koymuştur. Örneğin
Mısır’da yapılan istatistiklere göre 2017 yılında Mısır’da 18-29 yaş arası
erkeklerin %37,4’ü, kızların ise %16,4’ü evli değildi. Yapılan diğer
çalışmalara göre bu yaş aralığında evli olmayan gençlerin oranı şöyledir:
Filistin %7
Bahreyn %25
Yemen %30
Kuveyt, Katar ve Libya
%35
Mısır ve Fas %40
Suudi Arabistan ve
Ürdün %45
Cezayir %51
Tunus %65
Irak ve Suriye %70
Birleşik Arap
Emirlikleri %75 ve son sıradaki Lübnan %85
Türkiye'de ise 31
Aralık 2014 tarihli rapora göre 15 yaş üstü 58 milyon 384 bin 240 kişinin 15
milyon 998 bin 24'ü hiç evlenmeyenlerden oluşmaktadır.[5]
Bu oranlar
gerçekten ürkütücü sonuçlardır. Zira aile kurumu ve toplumu olumsuz etkileyen
kötülüklere, fitnelere ve dağılmalara kapı aralamaktadır. Bu bekâr gençler,
ailevi sorunlardan uzak sakin bir hayat yaşadıklarını, kafalarının rahat
olduğunu, aile geçindirme derdinden ve ailevi kaygılardan kurtulduklarını
zannederler. Oysa vehim ve yanılgı içindedirler. Çünkü kendi kendilerine
yetseler bile, gerginlik, endişe ve sıkıntı içinde yaşarlar. Monoton hayattan bıkmış,
evlilik huzurundan yoksun, Allah’ın insana bahşettiği en büyük nimetlerden biri
olan çocuk sevgisinden uzak kalmışlardır. Üstelik iffetlerini koruyamadıkları
takdirde, Allah’ın dininden, yüce değerlerden ve ahlaktan uzaklaşarak harama ve
günaha yönelmeye başlarlar.
Bu nedenle, geç
evlilik veya evlenmede isteksizlik sorununun nedenleri üzerinde durmak, bunları
ortadan kaldırmak ve gençlerin evliliğini kolaylaştırmak gerekir. Aksi takdirde
helalin yerini haram almaya başlayacak, fesat, fuhşiyat ve günahlar özelde
aile, genelde toplum içinde yayılacaktır.
Geç evliliğin
nedenlerine bakıldığında ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Ancak tüm bu
nedenlerin ortak dayanağı, İslâm ahkâmının uygulanmamasıdır. Bunların
başlıcaları aşağıdaki gibidir:
Yüksek mihir
bedelleri, çeyiz hazırlama maliyetleri ve gereksiz gösterilerle dolu düğün
masrafları evliliği zorlaştırmakta, gençlerin çoğunu korkutmakta ve kendilerini
toparlayana kadar evliliği ertelemelerine neden olmaktadır. Oysa bu, evlilik
masraflarının hafifletilmesini emreden Allah’ın şeriatına muhalif bir durumdur.
Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
أَعَظَمُ النِّسَاءِ بَرَكَةً
أَيْسَرُهُنَّ مَئُونَةً
“Kadınların en
hayırlısı ve bereketlisi, kocasına zahmet ve ağırlığı en az, geçimi de kolay
olanıdır.”[6]
Maalesef bugün
kızlar ve aileler pek çok maddi şart ve talepler koşmakta, eş seçiminde maddi
yön öne çıkarılmakta, din, ahlak ve kifayet gibi diğer önemli sıfatlar göz ardı
edilmektedir. Oysa Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem evlilikte
iki önemli özelliğe değer vermiştir:
إِذَا أَتَاكُمْ مَنْ تَرْضَوْنَ
دِينَهُ وَخُلُقَهُ فَزَوِّجُوهُ إِلَّا تَفْعَلُوا تَكُنْ فِتْنَةُ فِي الأَرْضِ
وَفَسَادٌ كَبِيرٌ
“Size dini ve
ahlakı hoşunuza giden bir genç (evlenmek için) geldiğinde onu evlendirin. Aksi
hâlde yeryüzünde kargaşa ve büyük bir ahlaki çöküntü olur.”[7] Kuşkusuz Allah
Subhanehû ve Teâlâ evlenmek isteyen sadık kuluna kefildir. Zira Rasulullah SallAllahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
ثَلَاثَةٌ
حُقَّ عَلَى اللهِ عَوْنُهُمْ الْمُجَاهِدُ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُكَاتِبُ
الَّذِي يُرِيدُ الأَدَاءَ وَالنَّاكِحُ الَّذِي يُرِيدُ الْعَفَافَ
“Üç kişiye yardım
etmek Allah üzerinde bir haktır: Allah yolunda savaşan mücahit, bedelini ödeyip
azat olmak isteyen köle ve iffetli olmak için evlenmek isteyen kişi.”[8]
İslâm ümmetinin
koruyucu kalkanı olan İslâm Devleti’nin olmayışı da bu sorunu daha çetrefilli hâle
getirmektedir. Bugün içerisinde yaşadığımız kapitalist sistemin ifrazatı sonucu
işsizlik artmış, gelir seviyesi düşmüş, yolsuzluk ve kayırmacılık yayılmış,
insanların bir yuva sahibi olup aile kurmaları zorlaşmıştır.
Pek çok genç erkek
ve kızımız açısından evliliği zorlaştıran ve geciktiren en önemli faktörlerden
biri de bozuk medya araçlarının olumsuz etkisi sonucu olarak bilhassa diziler,
filmler ve çeşitli programlar üzerinden Müslümanların evlatlarına Batılı yaşam
tarzı, Batılı düşünceler, sosyal modeller ve İslâm dışı olguların sistematik
olarak pazarlanmasıdır. Üstelik bunların engelleyici veya caydırıcı hiçbir
önlem alınmaması bir yana mevcut rejimler tarafından koruma altına alınıp
teşvik edilmesi toplumda ve gençler arasında yüce değerlerin ve ahlakın
gittikçe aşınmasına ve güya özgürlük adı altında hiçbir sınır tanınmamasına yol
açmaktadır. Dolayısıyla kimi gençler, ahlaksızlığa, gayrimeşru ilişkilere,
şehvetlerinin peşinden koşmaya, helal ve haram sınırını pervasızca çiğnemeye,
hayallerinin peşinden koşmaya, yalan aşk seraplarına kapılmaya ve güya evlilik
öncesinde birbirlerini tanıma bahanesi altında iğrenç ilişkiler yaşamaya yönelmektedir.
Şüphesiz ki bu çok büyük bir fitnedir, Allah korusun. Bu durum aynı zamanda
gençlerin Allah’a isyanla eşdeğer bir “özgürlüğü” erdem kabul etmelerine,
sorumluluk almaktan kaçınmalarına ve İslâm’da asla yeri olmayan ve kabulü asla
caiz olmayan diğer benzer düşünceleri savunmalarına zemin hazırlamaktadır.
Menfaat, maslahat
ve sömürgeciliğin hüküm sürdüğü, ailevi ilişkilerin, itidalin ve sıla-i rahimin
erozyona uğradığı Müslümanların topraklarında beşerî kapitalist kanunların
egemenliği nedeniyle pek çok genç kızımız, korku ve güvensizlik içinde
geleceğinden kaygı duymaya başlamış, gelecekte kendi ayakları üzerinde
durabilmek bahanesiyle eğitime ve kariyere odaklanarak evlilik ve annelik
ümitlerini ertelemiştir. İslâm hükümleri uygulanıyor olsaydı kuşkusuz bu
endişelerinden eser kalmayacaktı. Çünkü İslâm, hayatının her alanında ve
aşamasında onu korumaya, himaye etmeye ve güvenliğini sağlamaya kefildir.
Unutmayalım ki eşitlik ve ekonomik özgürlük gibi kavramlar, kızlarımızın
gelecekleri konusunda endişelenmesine, kendilerini ve kişiliklerini kanıtlama
ve dolayısıyla kariyer adı altında toplumda prestijli bir konum kazanma gereği
hissetmelerine neden olmakta, ancak bütün bunlar maalesef genelde pahalıya mal
olmaktadır. Dolayısıyla eşler arasında sınıfsal ve kültürel eşitlik düşüncesi
ortaya çıkmış, kişinin evleneceği kişi seçiminde izlediği birtakım kriterler
belirlenmiş, bu da evliliği daha da güçleştirmiş, tabiatıyla ya evliliği geciktirmeye
ya da hiç evlenmemeye neden olmuştur. Hatta kimi aileler, maddi çıkarları öne
çıkararak kızlarının evliliğini geciktirmekte ya da vazgeçirmektedir.
Bir şeyi ortadan
kaldırmak veya azaltmak, onun sebeplerini ortadan kaldırmaya bağlıdır. O hâlde
öncelikle genç erkeklerimiz ve kızlarımız nezdinde evliliğin önemini ve zaruretini
pekiştirmeli, onlara evlenme konusunda isteksizlik, geciktirme veya evlilikten
vazgeçmenin tehlikesini açıklamalı, ardından evlilik masraflarını azaltmak,
mihir miktarlarını düşürmek, düğün giderlerini ve gereklerini asgari düzeye
indirmek, eş seçiminde fakir de olsa din ve ahlak faktörünü öne çıkarmak gibi yollarla
evliliği kolaylaştırmak için çaba harcamalıyız.
Allah Subhanehû
ve Teâlâ’nın şu kavlini daima aklımızda tutmalıyız:
وَأَنْكِحُوا الْأَيَامَى مِنْكُمْ
وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ
يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
“Aranızdaki
bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin.
Eğer bunlar fakir iseler Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah,
(lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.”[9]
Rasulullah SallAllahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
إِنَّ مِنْ يُمْنِ الْمَرْأَةِ
تَيْسِيرَ خِطْبَتِهَا وَتَيْسِيرَ صَدَاقِهَا وَتَيْسِيرَ رَحِمِهَا
“Nişanının kolay, mihrinin
kolay, rahminin (doğurganlık) kolay olması kadının iyiliğindendir.”[10]
Yine Ömer
RadiyAllahu Anh şöyle der:
“Kadınların mihrini
yükseltmeyin, şayet mihir dünyada ikram, ahirette takva olsaydı, bu hususta en
ileriniz Allah Rasulü olurdu.”[11]
Geçim kaygıları,
yanlış anlayış, düşünce ve mefhumla sonucu İslâm’dan uzak bir yaklaşımla
evliliğe karşı isteksiz gençler ise Allah’tan sakınsınlar ve bilsinler ki ömür
geçer, arzular söner, günah, pişmanlık ve üzüntü kalır geriye. Huzur, gönül
rahatlığı ve evliliğin meyveleri yalnızca salih bir eşle mümkündür.
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ
مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ
مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
“Kendileri ile
huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir
sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin)
delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler
vardır.”[12]
Dinimizden,
ahlakımızdan ve değerlerimizden tamamen uzak olan saptırıcı düşünce, davranış
ve özendirmelerle dolu yıkıcı diziler ve programlarda gördüklerinizi taklit
etmekten sakının! Bunlar İslâm Devleti’nin yeniden ikamesi yoluyla İslâmi
hayatın yeniden güçlü bir şekilde başlayacağından korkanların gençlerimizi
bozmak ve saptırmak için saçtığı ifsat ve ifrazatıdır.
Ey güzel kızım! Ey yiğit
oğlum! Kendin için Allah ve Rasulü’nün razı olacağı bir eş seç. Mala, mülke,
güzelliğe, soya, ırka, itibara bakma! Ayrıca işin veya eğitimin, evliliğinden,
annelik veya babalık duygusunu tatmaktan daha önemli değil. Aksine ikisini bir
arada da yürütebilirsin, işin veya eğitimin ile evliliğini birlikte
götürebilirsin, istersen bunu başarabilirsin. Senin bu hayattaki öncelikli
vazifen evinin ve yuvanın sahibi olmaktır. Rızık kazanmak erkeğin işidir, evin
tüm ihtiyaçlarını karşılamak onun görevidir. Bu onun eşinin konum ve değer
sahibi olmana mâni olmadığı gibi azaltmaz da. Bilakis; eşinin üstlendiğin rol
hakikaten çok önemli ve hiçbir erkeğin başaramayacağı en zor görevlerden
biridir. Bu da insanın inşası, yuvanın kurulması ve ailenin temelini atmaktır.
Bunun diploması olmaz, hiçbir iş bunun yerini tutamaz.
Allah Rasulü SallAllahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
يَا
مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمُ البَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ فَإِنَّهُ
أَغَضُّ لِلْبَصَرِ وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ
بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ
“Ey gençler
topluluğu, içinizden evlenmeye güç yetirenler evlensin. Çünkü evlilik gözleri
(harama) kapamada ve namusları korumada en etkili yoldur. Her kim de
(evlenmeye) güç yetiremiyorsa oruç tutsun. Çünkü (oruç, şehveti kıran) bir
kalkandır.”[13]
[1]
Nesai
[2]
Ahzab Suresi 7
[3]
Buhari, Müslim
[4]
Rum Suresi 21
[5]
TÜİK
[6]
Hakim
[7]
Tirmizî
[8]
Tirmizî
[9]
Nur Suresi 32
[10]
Ahmed Bin Hanbel
[11]
Beş imam rivayet etmiş, Tirmizi sahih kabul etmiştir.
[12]
Rum Suresi 21
[13]
Muslim


Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış