2022 yılına
ekonomik krizle birlikte girdik.
İktidar bu
ekonomik krize “yeni model” adı
altında faizleri indirerek müdahale
etmek istediğinde bu müdahale
başka krizleri tetikledi; döviz ve altın fiyatları tarihin en yüksek seviyesine
çıktı. Bu yükselişi durdurmak için getirdikleri çözüm ise “Kur Korumalı Mevduat
Hesabı” oldu. Yani krizi sonlandırmak için faiz oranları düşürülürken yeni
çıkan krizi sonlandırmak için faiz oranları yükseltildi.
İşte
böyle kısır
bir döngüde ekonomik
krizle mücadele edilmektedir.
Sonuç itibariyle
iktidar, ekonomik krize çözüm bulamadı; bulamaz da!
Diğer siyasi
partiler de iktidardan farklı inandırıcı,
gerçek bir çözüm
ortaya koyamamaktadır. Zira bu partiler de tıpkı
iktidar partisi gibi kapitalist sistem içerisinden çözüm
aramaktadır. Oysa sorunun kaynağı zaten kapitalist sistemdir.
Ekonomik
krizlerin kaynağının
kapitalist sitem olduğunu
tespit etmek için iktisat okumaya, iktisat profesörü
olmaya gerek yoktur. Hakeza Türkiye’de
125 iktisat fakültesinde 300 bine yakın öğrenci okumaktadır. Her yıl 50 bine yakın öğrenci, iktisat
fakültelerinden mezun olmaktadır. Bu fakültelerde 1.595’i profesör, 1.091’i
doçent olmak üzere 7.979 akademisyen görevlidir. Tüm bunların yanında ülkenin
başında “ekonomist” bir Cumhurbaşkanı bulunmaktadır. Bu kadar profesör, bu
kadar doçent, bu kadar akademisyen, bu kadar iktisat mezunu, ülkenin içinde
bulunduğu duruma;
enflasyona, ekonomik krizlere çözüm üretemiyorsa, sahip oldukları bilgi
birikimi, teoriler, formüller yetersiz kalıyorsa sorunun asıl kaynağının
kapitalist sistem olduğu
çok açıktır!
İşte
böylesine bir ortamda sorumluluk
bilinciyle “Ekonomik Krizlere 10 Maddede İslâmi Çözümler” başlıklı bir
rapor hazırladık. Ardından yoğun
bir çalışma temposuyla “Ekonomik
Krize İslâmi Çözüm”
etkinlikleri gerçekleştirdik.
Bu sayımızda,
konferans, panel ve söyleşilere konuşmacı olarak katılan, raporun
hazırlanmasında da büyük emeği
olan çok değerli yazarlarımız;
Mahmut Kar, Süleyman Uğurlu,
Hakkı Eren, Abdullah İmamoğlu, Musa Bayoğlu ve Muhammet Hanifi
Yağmur ile röportajlar
gerçekleştirdik, yapılan çalışmaları değerlendirdik.
Söyleşi ve
konferanslardan görüntülerin de yer aldığı Mart sayımızı
sizlerle buluşturmaktan ayrı
bir mutluluk duyuyoruz.
Gayret bizden
başarı Allah’tandır.
Köklü Değişim,
suskunluğun kırılma
noktası olmaya devam ediyor!
SUSKUNLUĞUN KIRILMA NOKTASI
Modern Cahiliye ile
Arap Cahiliyesi Benzerliği
Allah Azze ve
Celle’nin Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i elçi olarak
gönderdiği asırda özelde Araplar genelde ise insanlık hayırdan, adaletten uzak
karanlığın girdabında cahiliye bir hayat sürüyorlardı. Nam-ı diğer “Arap
cahiliyesi”ni yaşıyorlardı. İslâm’ın gelmesiyle birlikte Rasulullah SallAllahu
Aleyhi ve Sellem’in Veda Hutbesi’nde de ifade ettiği gibi cahiliye
âdetlerinden olan her şey ayaklar altına alınmış ve de fıtrata muvafakat
sağlayan yegâne hayat nizamı tesis edilmiştir. İslâm, fıtratı zedeleyen, insanı
insan olmaktan çıkartan cahiliyeye ait âdetlerini bir bir kaldırmış, yerine vaz
ettiği/koyduğu hükümlerle de cahiliyeden kaynaklı kirli, zulüm atmosferini
aydınlığa dönüştürmüştür.