Allah yolunda bir
davanın içinde olmak büyük bir nimet ve nasiptir. Allah bu nimeti sevdiği
kullarına nasip eder. Bu dava önce nebi ve rasullerin omuzlarında daha sonra
ise onlara ihsan ile tâbi olanların vesilesi ile insanlara ulaştı. Bu davanın
öncüleri çoğu zaman gençler oldu. İslâm ümmeti için gençlik, vazgeçilmez bir
unsurdur. Gençliğinden vazgeçen bir ümmetin geleceği olamaz zira. Bu yüzden
Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem bizlere, kalpleri
ince, anlayışları kuvvetli, önyargıdan uzak, davete icabet eden gençleri
tavsiye etti: “Size hayırlı gençleri tavsiye ederim. Çünkü onların kalbi
daha incedir. Allah beni doğrulukla ve müsamahayla gönderdi. Bana gençler
yanaştı, ihtiyarlar muhalefet etti., buyurdu ve şu mealdeki ayeti okudu: Zaman
uzadı da kalpleri katılaştı. Onların çoğu fasıktırlar.”
Bu yüzden bütün
devrimlerin, inkılâpların, değişimlerin arkasında hep gençler vardı. İslâm
davasının taşınması ve İslâm Devleti’nin kurulmasında Allah Rasulü’ne yardım
edenlerin büyük çoğunluğu gençlerdi. Bugün Filistin’de intifadaları başlatan,
Aksa’yı bekleyen, Tunus, Mısır meydanlarını dolduran, İslâm davasını taşıyan,
zulme karşı mücadele edilen her yerde ön saflarda duran gençlerdi. İşte bu
gençler, kıyamet günü hiçbir gölgenin olmadığı bir zamanda Allah’ın Kendi
arşında himaye edeceği yedi sınıf insanın içinde olacak:
[سَبْعَةٌ
يُظِلُّهُمُ اللَّهُ في ظِلِّهِ يَوْمَ لا ظِلَّ إلاَّ ظِلُّهُ : إِمامٌ عادِلٌ ،
وشابٌّ نَشَأَ في عِبَادَةِ اللَّه تَعالى . وَرَجُلٌ قَلْبُهُ مُعَلَّق
بالمَسَاجِدِ . وَرَجُلانِ تَحَابَّا في اللَّه . اجتَمَعا عَلَيهِ . وتَفَرَّقَا
عَلَيهِ ، وَرَجَلٌ دَعَتْهُ امْرَأَةٌ ذَاتُ مَنْصِبٍ وَجَمالٍ . فَقَالَ: إِنّي
أَخافُ اللَّه . ورَجُلٌ تَصَدَّقَ بِصَدَقَةَ فأَخْفاها حتَّى لاَ تَعْلَمَ
شِمالهُ ما تُنْفِقُ يَمِينهُ . ورَجُلٌ ذَكَرَ اللَّه خالِياً فَفَاضَتْ
عَيْنَاهُ] “Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet Günü’nde Allah
Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde gölgelendirecektir: Âdil devlet
başkanı, Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen
genç, kalbi mescitlere bağlı Müslüman, birbirlerini Allah için sevip
buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan, güzel ve mevki sahibi
bir kadının beraber olma isteğine ‘Ben Allah'tan korkarım’ diye yaklaşmayan
yiğit, sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren
kimse, tenhada Allah'ı anıp gözyaşı döken kişi.”[1]
Hadiste Allah’a
kulluk eden gençlerin adil devlet başkanı/halifeden sonra zikredilmesi
gençliğin önemini göstermektedir. Halife nasıl ümmet için hayati bir öneme
sahipse Allah yolunda kulluk yapan bir gençliğin varlığı da İslâmi bir hayatın
başlatılması için önemlidir. Bir ümmet ancak bu şekilde kalkınabilir, küfrün
planlarına karşı etkili mücadele edebilir, aksi hâlde başarı elde edemez. Biz
bunu Medine’de İslâm Devleti kurulurken ve Osmanlı Devleti’nin yıkılışında
gördük. Bu yüzden bugün İslâmi bir hayatın başlatılması için gecesini gündüzüne
katacak basiretli, dirayetli, azimli ve ihlaslı, Allah’a kulluk üzere yetişen
dava adamı gençlere ihtiyaç duyuyoruz!
Öyle bir gençlik
ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere olan imanları
sarsılmaz dağlar gibi olmalı; Allah dışında tüm ilah, rab, melik ve hüküm
koyanları reddetmeli ve sadece Allah’ın ilah olduğunu anlatmalı.
Tıpkı Akabe
biatlerinde Yesrip’ten gelen yetmiş beş genç gibi; İslâm davasını canını,
malını, ailesini koruduğu gibi korumak için Allah’a söz vermeli, ahdine sadık
kalmalı.
Allah’ın vaadi,
Rasul’ün müjdesi, ümmetin umudu ve kurtuluşu olan Râşidî Hilâfet’in kurulması
için çalışmalı.
Öyle bir gençlik
ki, Âdem Aleyhi’s Selam gibi kulluk ve yeryüzünün halifeliği
mesuliyeti ile Rabbine tövbe etmeli, hak üzere yaşamalı, hayrın öncüsü olmalı.
Nuh Aleyhi’s
Selam gibi; aynı gemide yolculuk yapan insanlığı ve ümmeti küfür, şirk
ve günah tufanlarından kurtarmalı, hidayet sahillerine ulaştıracak davasını bir
ömür boyu taşımalı.
Eyüp Aleyhi’s
Selam gibi; zorluklara, sıkıntılara, bela ve musibetlere karşı, her hâline
sabretmeli, Allah’a sığınmalı.
İbrahim Aleyhi’s
Selam gibi; Nemrutların yaktığı ateşlere karşı bir ümmet olmalı, en
zor şartlarda dahi Rabbine tevekkül ederek zihinlerde ve meydanlardaki putları
kırmalı.
Musa Aleyhi’s
Selam gibi, Firavunların planlarını bozmalı, tahtlarını yıkmalı,
sihirbazların büyülerini bozmalı.
İsa Aleyhi’s
Selam gibi, insanlığın duçar olduğu maddi ve ruhi tüm hastalıklara
şifa olan ayet ve hadisleri anlatmalı, zamanın fitne ve hastalıklarını tedavi
etmeli.
Öyle bir gençlik ki;
Kur’an’ın yasaklandığı günleri hatırlamalı, Allah’ın insanlar için furkan,
hidayet, rahmet, şifa ve hayat nizamı olarak indirdiği Kur’an’ı okumalı,
anlamalı, yaşamalı ve Kur’an ile kafirlere karşı mücadele etmeli.
Ezanın Türkçe
okutulduğu günleri hatırlamalı, doğumunda kulaklarına okunan ilahi çağrıya
icabet etmeli, camileri doldurmalı, Müslümanlar ile omuz omuza aynı hedefe
yönelen bir ümmet olmalı.
Allah Rasulü’nün Sünnetini
Nuh’un gemisi gibi kurtuluş kaynağı olarak bilmeli, dosdoğru yolda sırat-ı
müstakim üzere örnek ve ölçü edinmeli.
Müslümanların
yakalandığı vehn hastalığından kurtulmalı; dünyaya değil cennete talip olmalı.
Öyle bir gençlik
ki, milliyetçilik, ırkçılık, vatancılık gibi batıl fikirlere aldanarak
kardeşlik bağlarını koparan, zedeleyen hatta düşmanlık eden kardeşlerine karşı
Kabil gibi değil Habil gibi davranarak düşmanlığı, dostluk ve kardeşliğe; kin
ve nefreti, muhabbet ve merhamete; ayrılığı, birlik ve beraberliğe
dönüştürmeli.
Zina, fuhuş,
ahlaksızlığın sokaklarda aleni işlendiği bir zamanda gayrimeşru bütün işlere
tesettür ile korunmalı, takvayı kuşanmalı ve “Ben Allah’a sığınırım” diyen
ahlaklı, iffetli Yusuflar, Meryemler olmalı.
Anne-baba
haklarının çiğnendiği, yaşlıların “huzur evlerine” atıldığı, isyan edilip hor
görüldükleri bir zamanda onlara, itaat, hürmet ve ihsan ile muamelede bulunan,
onların amel defterini kıyamete kadar kapatmayacak hayır dualar ile salih
ve saliha evlatlar olmalı.
Öyle bir gençlik ki;
Suriye, Afganistan, Irak, Yemen ve Gazze’de bombalanan, Arakan’da yakılan, Doğu
Türkistan’da soykırıma uğrayan ümmet için ayağa kalkmalı.
Sahile vuran Aylan
ve Ümran bebekler için; açlıktan annesinin kucağında can veren Yemenli çocuklar
için; bombalanan Afganlı, Iraklı, komünizm zehri zorla verilen Doğu
Türkistanlı, oyuncak nedir bilmeyen Arakanlı çocuklar için harekete geçmeli.
Zalim Esed’in
zindanlarında, Komünist Çin’in esaret kamplarında, işgalci Yahudi varlığının
hapishanelerinde tutsak edilen on binlerce mümine bacısı için her şeyi göze
almalı.
Kâfirlerin sebep
olduğu selin önünde sürüklenen, çerçöp misali dağılan, okyanuslarda kaybolan,
Avrupa kapılarında bekletilen mazlumlar için adım atmalı.
Sayılarının
çokluğuna, büyük coğrafyaya, stratejik imkânlara, yeraltı ve yerüstü kaynaklara
rağmen yeryüzünün en hayırlı ümmetinin içine düştüğü bu zor, zillet hâline
karşı mücadele etmeli…
Genç kardeşim cesur
ol! Cesaretiniz zalimlere korku, mazlumlara umut olsun ve anlat! Dünyanın
kapitalist sermaye sahiplerine mahkûm edildiği, milyonlarca insanın aç ve susuz
kaldığı, çalışmak için yaşamaya mahkûm edildiği zulme karşı İslâm İktisat
nizamını anlat! Gençliği kuşatan kapitalizmin ürettiği popüler kültürün
aldatıcı, ayartıcı ve baştan çıkarıcı hilelerini, küfür fikirlerini, ekini ve
nesli yok eden planlarını anlat! Sosyal medyada, sanal âlemde, gerçek hayatta
anlat!
Ayağa kalk! Yaşanan
bunca tufanlara rağmen bıkmadan, usanmadan “Bir kavim kendi durumunu
değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez!” ayetini hatırlat! Her
ne olursa olsun evleri, mescitleri, salonları, sokakları, meydanları, sınıfları
dolaş; ev ev, mahalle mahalle, tek tek ve toplu hâlde aşikare anlat! Emrolunduğun
şeyi kafirlerin beyinlerini çatlatırcasına anlat! Büyük Ortadoğu Projesini,
medeniyetler ittifakını, ılımlı İslâm modelini, hoşgörü, özgürlük, demokrasi,
laiklik, dinlerarası diyalog gibi batıl fikirlerin İslâm’a zıt olduğunu anlat!
Zalimlere anlat, mazlumlara anlat! Anlat ki ümmet uyansın! Anlat ki ümmet
zalimlere meyletmesin!
Ümmetin umudu
olduğunu asla unutmamalısın! Sahabe efendilerimiz gibi evleri dar’ul Erkam
haline getirmelisin. Halaka halaka dava adamlarını yetiştirmeli ve fevç fevç
büyümelisin! Allah’ın yardımının hak ve yakın olduğunu, iman edenlerin bu
yardımdan emin olduğunu ve Allah’ın zafer vermesiyle müminlerin sevineceklerini
anlat!
Genç kardeşim, sorumluluk
bilincin olsun! Yerlerin, göklerin ve dağların yüklenmekten kaçtığı emaneti
kuşanmalısın!
Allah katında kabul
edilecek arzun olsun: odalar dolusu sahabeler gibi genç dava adamları ile
dünyanın her karışını İslâm’la şereflenmeyi iste…
Ahdin olsun;
yeryüzünde Allah’ın huzurunda secde etmeyen tek bir insan kalmayıncaya kadar
rahat etme!
Prensibin olsun:
iki günü eşit olan ziyandadır; ilim öğren, ilim öğret, ilim yolunda ol!
Nasihatin olsun;
dünya hayatı iman edip salih amel işleyen, hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin
kazanabileceği bir imtihan vesilesidir.
Planların olsun;
Fatih’in, Romalıları ve tüm insanları şaşkına çevirdiği gibi gemileri karadan
yürütüp zafere vesile olan.
Hedefin olsun: İslâmi
bir hayatı başlatmak, âlemlerin Rabbini razı etmek, cennete girmek.
Duaların olsun;
dilinden düşürmediğin Allah yolunda şahit ve şehitlerden olmak için…
Genç kardeşim,
Allah Rasulü’nün tavsiyesi ile sana Allah’tan korkmanı tavsiye ederim. Çünkü
Allah korkusu her şeyin başıdır. Allah’ın hudutlarını koru ki Allah seni
korusun; Allah’ı an ki Allah da seni ansın… Haramlardan uzaklaş ki takvalı
olabilesin. Kanaat sahibi ol ki, şükredenler içinde olabilesin. Kendin için
istediğini diğer insanlar için de iste ki kâmil manada mümin olabilesin…
Tevazu, kulun ancak
şerefini arttırır; mütevazi ol ki, Allah seni yüceltsin. Affetmek kulun ancak
izzetini arttırır; affet ki Allah seni aziz kılsın. Asla boş kalma; bir işi
bitirince hemen başka hayırlı bir işe başla ki şeytan seni etkilemesin! Hayır
işlerde yoğunluğun harama, gıybete, boş işlere zaman bırakmasın.
Genç kardeşim,
ümmetin ve aslında insanlığın derdi sizin derdiniz olsun. Uğrunda uykusuz
kaldığınız, bedel ödeyeceğiniz değerler olsun. Her türlü zulme ve baskıya
rağmen izzetli bir duruşunuz olsun. Zamana, şartlara göre değişmeyen İslâmi
çizginiz olsun ve başkalarına anlattığınız hakikatler kendi hayatınızın değişmeyenleri
olsun.
Genç kardeşim
unutma: hak yolda kınanacaksın, dışlanacaksın, iftiraya uğrayacaksın, yalnız
kalacaksın! Ancak gevşeme ve hüzünlenme, çünkü üstün gelecek olan -iman ettiğin
için- sensin!
Unutma; İslâm sana
dünyanın liderliğini, gözünün gördüğü her coğrafyayı, kıldan kerpiçten yapılmış
tüm haneleri izzet ile değiştirmeyi vaat ediyor.
Unutma; Aziz ve
Cebbar olan Allah bize yardım ederse bize üstün gelecek yoktur; Allah bize
yardım etmezse hiç kimse bize yardım edemez!
Unutma; Bedir’de,
Hendek’te, Kadisiye’de, Malazgirt’te, Çanakkale’de Allah’ın yardımı ile
kazandık. Çünkü zafer Allah’ın elindedir ve nice az topluluklar vardır ki
Allah’ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmiştir.
Unutma; İstanbul’un
fethi müjdelendiği gibi Roma’nın fethi de müjdelendi. İlk müjde genç komutan
Fatih ve onun hayırlı askerleri ile gerçekleştiği gibi ikinci müjde senin
çabalarınla gerçekleşebilir.
Unutma; İslâm
ümmeti Yahudileri yenecek ve onları darmadağın ederek Kudüs yeniden İslâm
beldesi olacak!
Unutma; eğer Râşidî
Hilâfet Devleti kurulmazsa Müslümanlar yönetimde Fransız laikliğine, ticarette
Alman borçlar hukukuna, yargıda İtalyan ceza hukukuna, ictimai hayatta İsviçre
medeni kanununa ve İstanbul Sözleşmesi’ne, ekonomide kapitalizmin zulmüne, dış
siyasette BM, NATO, AB ve ABD gibi Batılı ülkelerin zulmüne mahkûm olacak!
Unutma; her akşam
nasıl sabaha muhtaç ise her karanlık da İslâm’ın aydınlığına muhtaç! Ve unutma;
nübüvvet minhacı üzere İslâm Devleti nasıl, Allah Rasulü ve sahabelerinin
çalışmaları ile kuruldu ise 2. Râşidî Hilâfet Devleti de senin çabaların ile
kurulacak!
Genç kardeşim
hatırlat! Bir toplumda zina-fuhuş yaygınlaşırsa hastalıklar artar; ölçü ve
tartıda hile yapılırsa mutlaka geçim sıkıntısı olur; zekât verilmezse yağmur
azalır; Allah ve Rasulü’ne olan ahitler bozulursa onlara düşman musallat olur;
Allah’ın Kitabı ile hükmedilmezse fitne, fesat olur!
Hatırlat!
Müslümanların bu hâlde olmasının en büyük sebebinin İslâm’dan uzaklaşmak ve bu
hâlden kurtuluşun tek yolunun İslâmi bir hayat olduğunu hatırlat!
Hatırlat! Başınıza
gelen bütün bela ve musibetlerin kendi ellerimizle işlediğimiz günahlardan
kaynaklandığını; içimizden hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve
kötülükten (münkerden) sakındıranların kurtuluşa ereceğini hatırlat!
Hatırlat! Yokluk ve
sıkıntının her türlüsüyle imtihan edilip açlıktan karınlarına taş bağlayan
müminlerin koca koca imparatorlukları dize getirdiğini; zaferin sebebinin Allah
ve Rasulü’ne bağlılık olduğunu hatırlat!
Hatırlat; siz
Rabbinizle güçlü, dininizle izzetlisiniz! Siz, Râşit halifelerin, Endülüs’ü
fethedenlerin, Rum kralına işitmeden önce göreceği bir ordu ile yanıt veren
Harun Reşid’in, Haçlıları hezimete uğratan Selahaddin’in, Tatarları yenen Kutuz
ve Baybars’ın, genç komutan Fatih’in, kralları kurtaran Kanuni’nin, Sultan
Abdülhamid’in torunlarısınız…
Genç kardeşim ,kâfirler
Allah’ın nurunu söndürmek isterler. Kâfirler istemese de Allah nurunu
tamamlayacaktır! İstikbal, İslâm’ın olacaktır! İstikbal, Allah yolunda mücadele
edenlerin olacaktır!
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış