Allah Subhanehû ve Teâlâ'nın insanlığın
iyiliğine ve değerlerine hizmet eden en eşsiz ilişkilerden biri de kadın ve
erkek arasındaki ilişkidir. Bu ilişki, aile yapısını oluşturan diğer ilişki ve bağları
kaynağıdır. Bu nedenle, istikrarlı ve başarılı bir şekilde yürümesi, birey ve
toplum için çok önemlidir. Allah Subhanehû
ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
هُوَ
الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ
إِلَيْهَا
“Sizi bir nefisten
yaratan ve onunla sükûn bulmanız için, ondan eşini yaratan O’dur.”[1]
Allah Subhanehû ve Teâlâ, insanlar,
ümitsizlikten çıkıp, ümit var olsunlar, istikballeri için bir çözüm yolu
bulsunlar diye, insanlığın bütün işlerine yönelik bir düzen getirmiştir. Dünya
ve ahiret yaşamlarında iyilik, güzellik ve afiyet içerisinde olmaları yahut
ifsat, musibet ve ateş azabından korunmaları, Allah Subhanehû ve Teâlâ’nın
insanlara taktir ettiği düzene bağlılıklarına göre belirlenecektir.
İslâmi esaslara
göre yaşayan ailelerin istikrarının nedenlerinden biri de aile üyelerinin her
birinin rollerinin fıtratlarına uygun bir şekilde belirlenmiş olmasıdır. İslâm
aile bireylerinin rollerini billurlaştırmış, sınırlarını ve sorumluluk
bilincini akidesi ile bağ kurarak, aile bireylerinde hissedilir neticelere ulaşmasını
sağlamıştır. İslâm’da aile bireyleri arasındaki ilişkilerde güvenin bina
edilmesini sağlayan en güzel esas, insanın karı-koca, çocuk-ebeveyn veya bütün
aile arasındaki ilişkilerini Allah Subhanehû
ve Teâlâ’nın rızası için devam ettirmesidir. Bunları, Allah'ın emirlerine
uygun olarak yerine getirmek, önemli bir İslâmi görevdir. Sonucunda ise aile
yapısında sevgi, saygı ve uyum meydana gelecektir.
İslâm’ın aile
yapısında sevgi, saygı ve uyumu meydana getiren nasslar öğrenildiğinde ve
uygulandığında aile içerisindeki huzurun, mutluluğun ve istikrarın vuku bulduğu
aklen hissedilmektedir.
İslâm’ın emirleri
sayesinde Peygamber efendimiz SallAllahu
Aleyhi ve Sellem’in eşleri ve ailesi ile fevkalade yakın ve sıcak
ilişkileri vardı. Allah Subhanehû ve
Teâlâ şöyle buyurmuştur:
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ
اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ
وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
“And olsun ki,
Rasulullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı
çok zikredenler için güzel bir örnektir.”[2]
Yine Peygamber efendimizin
şöyle dediği rivayet edilmiştir:
خَيْرُكُمْ
خَيْرُكُمْ لأَهْلِهِ وَأَنَا خَيْرُكُمْ لأَهْلِي
“Sizin en hayırlınız eşine en iyi
olanınızdır, ben de eşlerime en iyi olanınızım.”[3]
Peygamber efendimiz
SallAllahu Aleyhi
ve Sellem’in evliliklerinde sevgi, saygı ve uyum hakimdi. Peygamber
efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem,
adalet erkeğin karısına karşı en önemli görevi olduğu için, eşlerine karşı
adildi, diktatör değildi. Eşleriyle arasında çok saygın bir ilişki vardı.
Onlarla şakalaşır, oynar, bir şeyler öğretir ve yapabildiği zaman ev işlerinde
yardım ederdi. Buhari’de rivayet edilmiştir ki Rasulullah efendimiz evde kendi
elbiselerini temizler, koyunlarını sağar, yırtığını yamar, pabucunu tamir eder,
evi süpürür, devesini bağlayıp yemini verir, hizmetçi ile beraber yemek yer,
onunla hamur yoğurur, çarşıdan aldıklarını kendisi taşırdı. Hz. Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem eşlerinin
koruyup kollayıcısıdır; tıpkı Allah Subhanehû
ve Teâlâ’nın buyurduğu gibi:
الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى
النِّسَاءِ
“Erkekler,
kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar.”[4]
Ayrıca, Peygamber
efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem
çocuklara ve yaşlılara nazik ve saygılı davranılmasını vurgulamış ve şöyle
buyurmuştur:
لَيْسَ مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ
صَغِيرَنَا وَيَعْرِفْ شَرَفَ كَبِيرِنَا
“Küçüklerimize merhamet etmeyen,
büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.”[5]
Allah Subhanehû ve Teâlâ ise söyle buyurmuştur:
وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ
إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ
الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَآ أُفٍّ وَلاَ
تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيمًا
“Rabbin,
kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anababaya iyi davranmanızı kesin
olarak emretti. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık
çağına ulaşırsa sakın onlara öf bile deme, onları azarlama, onlara tatlı ve
güzel söz söyle.”[6]
İslâm erkeğin
rolünü belirlediği gibi kadının rolünü de aynı şekilde belirlemiştir. Bir
erkeğin gerçek mutluluğu ve huzuru bulduğu bir eşin en önemli özelliği imandır.
Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:
تُنْكَحُ الْمَرْأَةُ لأَرْبَعٍ
لِمَالِهَا وَلِحَسَبِهَا وَلِجَمَالِهَا وَلِدِينِهَا فَاظْفَرْ بِذَاتِ الدِّينِ
تَرِبَتْ يَدَاكَ
“Kadın,
dört şeyi için nikahlanır; malı, soyu, güzelliği ve dini. Sen dindar olanını
seç ki, evin bereket bulsun.”[7]
Allah bilinci olan
bir kadın, kocasına itaati ve onu memnun etmeyi, Allah Subhanehû ve Teâlâ’nın kendisine verdiği en önemli görev olarak
görür. Tabii ki bu, kadının kendi fikri
olmaması ve kocasıyla tartışmaması gerektiği veya ona tavsiyelerde bulunmaması
anlamına gelmez. Bilakis, kocasını evin karar vereni olarak görüp, onu memnun
etmek için çabalaması gerektiği anlamına gelir. Bu görev, erkeği kadından üstün
kılmaz ama tıpkı erkeğin, karısına iyi ve adil davranmasını ve onu en
iyi şekilde koruyup kollamasını Allah Subhanehû
ve Teâlâ’nin mükâfatlandırdığı gibi, kadın da bu görevle Allah’ın
mükâfatını kazanır. Peygamber efendimiz SallAllahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
إِذَا بَاتَتِ المَرْأَةُ هَاجِرَةً
فِرَاشَ زَوْجهَا لَعنتْهَا المَلائِكَةُ حَتَّى تُصْبِحَ
“Kadın geceyi
kocasının yatağını terk ederek geçirirse melekler sabaha kadar ona lânet
ederler.”
Peygamber efendimiz
SallAllahu Aleyhi ve Sellem bir
kadına sordu:
أَذَاتُ بَعْلٍ أَنْتِ قُلْتُ نَعَمْ
قَالَ
فَإِنَّهُ
جَنَّتُكِ وَنَارُكِ
“Kocan var mı?
Kadın: Evet, dedi. Efendimiz de şöyle buyurdu: O hâlde kocan senin hem cennetin
hem de cehennemindir.”
Eşler arasındaki
hakların ve görevlerin yerine getirilmesinin ve buna bağlı olarak, huzurlu bir
aile yaşantısının yanı sıra çocukların yetiştirilmesi ve aile bağlarının da
başarılı bir evliliğin sonucu olduğu, Peygamberimizin Sünneti’nde apaçık
ortadadır. Bu nedenle, Peygamber SallAllahu
Aleyhi ve Sellem hayatın her alanında Müslümanlar için en iyi rol
modelidir. Çünkü Peygamber Efendimiz SallAllahu
Aleyhi ve Sellem takva ve samimiyetin, Allah'ın kanunlarını en iyi şekilde
yerine getirmekle alakalı olduğunun somut kanıtıdır.
O, bize fedakârlığın ve kendi arzuları ve
kibrinin kölesi olmamanın ne anlama geldiğini göstermektedir. Öyleyse erkek ya
da kadın olsun, bir Müslüman evlilikte kendi görevlerini yerine getirir ve
eşine haklarını verirse Allah Subhanehû
ve Teâlâ evliliklerinde karşılıklı saygı, sevgi ve uyumu hâkim kılar.
لَيْسَ الْبِرَّ أَنْ تُوَلُّوا
وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلَٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ
بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَالْمَلَائِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ
وَآتَى الْمَالَ عَلَىٰ حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينَ
وَابْنَ السَّبِيلِ وَالسَّائِلِينَ وَفِي الرِّقَابِ وَأَقَامَ الصَّلَاةَ وَآتَى
الزَّكَاةَ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ إِذَا عَاهَدُوا وَالصَّابِرِينَ فِي
الْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ وَحِينَ الْبَأْسِ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ صَدَقُوا
وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ
“Yüzlerinizi doğu
ve batı tarafına çevirmeniz (hakiki imanı yansıtan) birr (ebrar kılacak
davranış biçimi) değildir. Lakin birr, kişinin Allah’a, yevm’il âhire (Allah’a
ulaşılan sonraki güne, hidayet gününe, vuslat gününe) meleklere, Kitab’a ve
peygamberlere iman etmesi ve sevdiği maldan, akrabalara (yakınlık sahiplerine)
yetimlere, miskinlere (çalışamaz durumda olan ihtiyarlara), yolda kalmış
yolculara, isteyen (muhtaçlara), köle ve (kurtulmaları için) esirlere vermesi
ve namazı kılması, zekâtı vermesidir. (Allah’a ve insanlara) ahd verdikleri
zaman ahdlerine vefa edenler (yerine getirenler), zorlukta ve darlıkta ve
şiddetli savaş hâlinde sabredenler, işte onlar sadık olanlardır. İşte onlar
muttakilerdir (takva sahibi olanlardır).”[8]
[1]
Araf Suresi 189
[2]
Ahzab Suresi 21
[3]
İbni Mace
[4]
Nisa Suresi 34
[5]
Ebu Davud, Tirmizi
[6]
İsra Suresi 23-24
[7]
Buhari
[8]
Bakara Suresi 177
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış