Takdim…
Ekonomide
yaşanan çöküntü tüm hızıyla devam devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya
attığı “Faiz sebep, enflasyon sonuç” denklemi ışığında tartışmalar devam
ederken halkımız bir kez daha ağır vergi yükü altına sokuldu. İktidarın
basiretsiz ve beceriksiz politikalarının faturası zaten zar zor geçinen halka
kesildi. Elbette büyük sermaye sahipleri her zamanki gibi bu yükün altına
girmedi. Beş şirketin 55 milyon lira bu şirkette çalışan işçilerin 490 milyon
lira vergi ödediği bir sistemden bahsediyoruz.
Eylül
sayısının ilk bölümünü işte bu adaletsiz vergi sistemine ayırdık ve İslam
İktisat Nizamı’nda “vergisiz” bir ekonominin nasıl olacağını sizlerle
paylaştık.
İkinci
bölümde, her geçen gün derinleşen mülteci düşmanlığı ve Suriye ile normalleşme
adımlarını masaya yatırdık. Siyasi figürlerin konjonktüre göre değişen
söylemlerine ve siyasetlerine değindik.
Son bölümde
ise, kendini uygar olarak tanıtan batı dünyasının özel olarak ABD’nin fikren ve
siyaseten iflas ettiğini, bu iflasın neticesinde ortaya çıkan siyasi boşluğun
ise ancak Hilafet ile doldurulabileceğine dikkat çektik.
Her ne kadar
Eylül konularımız bunlar olsa bile kalbimiz ve aklımız Gazze’de! Rabbim
kardeşlerimizin akan kanlarını, dökülen gözyaşlarını mukaddes bir hedefi
gerçekleştirmeye vesile kılsın.
Köklü
Değişim başlasın…
SUSKUNLUĞUN KIRILMA NOKTASI
Bundan önceki makalelerde Türkiye’de uygulanan
vergi sistemi ve adaletsizliği, uygulanan bu vergi sisteminin dar gelirliler
için nasıl bir zulme dönüştüğü tüm detayları ile ortaya konuldu. Devletin
gelirlerinin neredeyse tamamının vergilerden oluştuğu bu kapitalist sistemde,
yaşanan ekonomik krizden çıkmak adına yöneticilerin aklına gelen ilk şey ya var
olan vergileri artırmak ya da yeni vergiler koymak oldu. 2024 yılı bütçe
gelirlerinin %88,12’sinin vergilerden oluşması, nerdeyse devletin tek gelir
kaleminin halkından aldığı vergilerden oluştuğunu göstermektedir.
Her devlet, üzerine aldığı sorumluluk gereğince harcamalar yapmak zorundadır. Askerî, sağlık, eğitim, yargı vb. tüm alanlarda yapacağı giderler için gelir elde etmeye mecburdur. Ülkemizde yapılan bütçe kanunu ile her yıl, o yılki gelir ve giderler kanunlaştırılır. Ama 1950’li yı...